Üzülme Demiyorum, Üzül; Ama Hobi Olarak..

Şöyle rivayet edilir; hayattan bir şey istediğimizde hayat bize üç şekilde cevap verir. Evet derse istediğimizi elde ederiz. Hayır derse daha iyisine layık görülürüz. Bekle derse de en iyisi gelecektir. İyimser olmakla belki bir şey kaybetmeyiz; lakin ben kişisel olarak aşırı iyimser biri olmadığım için size şunu demek isterim ki; hayatta her zaman istediğini elde edemezsin. Kendini paralasan da, yırtınsan da, çabalasan da gün gelir, seni aşan durumlar olur. İnsanın bence kendini en kötü hissettiği zamanlar da böylesi zamanlardır. Zira çabalamışsınızdır ve ödül olarak da kendinizi hak etmediğiniz durum, koşul, mevkilerde bulmuşsunuzdur. Moraller sıfır sıfır sıfırdır.

Kötü zamanlar olur; ama aşılır da.

İnsanların kötü zamanları aşmak için geliştirdikleri yöntemler -doğal olarak- birbirinden farklıdır. Bazısı kendini sokağa atar, bazısı edebiyata sarılır, bazısı oyun oynar, realiteden kopar, bazısı depresyona girip kendini heder eder, iyileşmeyi erteler, bazısı da deliler gibi yer ve ruhundaki boşluğu abur cubur ile doldurmaya çalışır.

Dolayısıyla kötü zamanları aşmak için geliştirdiğiniz yollar, ılıman yollar olabilir ya da bir süre sonra kendinizi daha beter bir durumun içinde bulacağınız yanlış yollar olabilir. Bugün bu yolların ılıman olanlarından biraz bahsedeceğim. Belki hoşunuza giden bir tanesi olur da, rahatlamanıza, kaygılarınızı aşmanıza vesile olur.

1.HAYATI RENKLENDİRİN

Yazmak çizmek iyidir. Rahatlatır, kafanızı boşaltır. Ve özellikle mevzu ne olursa olsun, renk vermenin, renklendirmenin pozitif bir yanı vardır. Peki hayatı nasıl renklendirebilirsiniz? Misal; şu incik cıncık boyama kitaplarından alabilirsiniz. Biraz yeteneğiniz varsa kendinizi yağlı boyaya, kara kaleme vurabilirsiniz. Ben kendi adıma bir öğrencimi de mevzuya dahil edip kupa boyuyorum. Can sıkıntısına birebir vallahi. Kötü zaman krizdir belki; ama fırsat da doğurur da saklı yetenekleriniz gün yüzüne çıkar belki, kim bilir?

2.AİLENİZLE/ARKADAŞLARINIZLA VAKİT GEÇİRİN

İnsan sosyal bir canlı ve çoğu keyifsizliklerimizin nedeni de aslında çok yalnız oluşumuz. Bu yüzden bazılarımız canı sıkıldığında, derdi olduğunda, sevilmediğini düşündüğünde ya da sevilmediğini, kıymet görmediğini alenen bildiğinde kendini sokağa atar. Dostlarıyla bir araya gelir, yer içer, sohbet eder, bir kendine gelir. Dolayısıyla hiç de iyi değilseniz, keyfiniz kaçıksa, umutsuzsanız ya da fazladan üzüldüyseniz mümkünse yalnız kalmamaya çalışın. Ailenizle ya da ailenizmiş gibi hissettiğiniz insanlarla bir arada kalın. Zira yalnızlık hem lükstür; hem de sorunlarınızı yalnız çözebilmeniz için aşırı taş bir kalbe ihtiyacınız vardır. Ha bende ondan yok diyorsanız, kalabalığa karışın.

3.EVCİL HAYVANINIZLA VAKİT GEÇİRİN

Evcil hayvan sahipleri olarak hiçbirimiz evcil hayvanımıza evcil hayvan demeyiz. Zira ben de okuyucu daha iyi anlasın, mevzuya hakim olsun diye, bu şekilde tanımladım. Lakin pek çoğunun evcil hayvan dediği güzellik, evcil hayvan sahipleri için; evlat, yavru, arkadaş, ruh eşi falan filandır. Evin içinde dolaşan, aldığı her bir nefes mutluluk kaynağı olan tapılası bir şeydir. Ve bilindiği üzere bu güzelliklerin sevilirken çıkardıkları o minik gurultular, tedavi edici niteliktedir. Onlarla geçirilen her zaman acayip eğlencelidir. Dolayısıyla üzgün müsünüz? Alın kedi ya da köpek dostunuzu kucağınıza, beraberce güzel bir film izleyin. Alın bir adet mini top, çıkın sokağa, deliler gibi efor sarf edin.  Bu sizin olduğu kadar, hayvan dostunuz için de mutluluk sebebi olacaktır.

4.SPOR YAPIN

Sporun mutluluk hormonu ile olan ilişkisi artık bilinen bir gerçek. Bilimsel de hem, öyle boş beleş söylenen bir şey de değil. Sağlam kafa, sağlam vücut korelasyonunu izlemek gerekirse, mutsuzsanız hemen gidip bir spor salonuna yazılın. İlk gün ölçüm yaptırın. Kilonuza, yağ oranınıza ve ölçülerinize dair bilgilenin. Ve bırakın kendinizi antrenöre. Nasılsa ilk gününüz, doya doya ilgilenecek adam sizinle. Salona düzenli gelmek adına kendinize söz verin. Spor bilinci oturmaya başladıkça zaten salondan çıkamayacaksınız. Ondan sonra ver elini endorfin!

5.KAFANIZI BOŞALTIN

Bu çok kolay bir şeymiş gibi söylenir de, kafayı boşalmak aslında çaba gerektiren bir eylemdir. Hele ki sürekli kafasını çalıştırmak zorunda olanlar, kafasında gezinen tilkilerin hiçbirinin kuyruğunu birbirine değdirmeyen strateji delileri ya da her şeyi kafaya takan insanlar için, kafa boşaltmak bildiğin büyük iştir. Kişisel olarak benim de kafam sürekli doludur. Sürekli bir şeyler düşünür dururum. Ben böylesi dolu bir kafa için, kendime şöyle bir rahatlama metodu buldum. İnternette kolayca bulabileceğiniz, içeriğinde doğa seslerini barındıran playlistler var. Onlardan bir iki tanesini edinin. Sadece nefesinize ve dalga, yağmur, rüzgar sesi -artık ne var ise elde- ona yoğunlaşarak rahatlamaya çalışın. İşe yarıyor, az biraz derdiniz, tasanız, gelecek kaygınız azalıyor.

shutterstock_194915099

6.”HAPPY POİSON”LAR EDİNİN

Duymuşuzdur çok; televizyon aptal kutusudur, izleyen de aptal olur derler. Evet, belki öyledir. Belki televizyonda her zaman yüzde yüz eğitici, öğretici, sanat dostu, hayvan dostu, kitap dostu, sinema dostu ve benzeri programlar yoktur. Hatta tersine televizyon, özellikle gündüz saatlerinde bir dolu saçmalıkla doludur; ama benim şahsi fikrim; üzgün adama, dur bir bekle, diyerekten o kadar keyifsizliğe ilaveten  bir de Godot’u bekleme taşeronluğu yükleyemezsin. Üzgün adam, Romeo ve Juliet’e empati duyamaz. Sanat her zaman iyileştiricidir; ama üzülerek söylüyorum bazen de saçmalıklar iyileştirir. O yüzden çok da kaliteyi düşürmeyecek şekilde, ‘happy poison’lar dediğimiz, normalde tasvip edilmeyen; ama sırf eğlencesine ” hadi bu seferlik olsun” diyebileceğiniz mini eğlenceliklere yelken açabilirsiniz.

7.ÖLDÜRMEYEN ŞEY GÜÇLENDİRİR

Belki klişedir; ama hakikaten üzüntünün de, yıkıcı bir etkinin gücü de, o güce karşı vereceğiniz cevapta gizlidir. Ve cevabı verene kadar da hala umudunuz vardır. Bu yüzden kötü zamanlarınızda, ne kadar dipte olduğunuzu bir yoklayın. Çok dipte olduğunuzu düşünmüyorsanız, hala hayata dair artılarınız varsa, az bir çabayla yine toparlanırsınız, az direnin. Ha, ben en dipteyim diyorsanız da, onun da iyi tarafı var. Topyekün dipteyseniz artık daha dibe gidemezsiniz, demek ki iyi bir şeyler olacak ve yukarı çıkmaya başlayacaksınız diye yorumlayabilirsiniz. O yüzden bir şey size çarptı ve yıkamadı mı? Haber salın; nota da ”kaçsan iyi edersin” yazın. Öyle hemen her şeyde de dibe vurmayın. Az biraz güçlü olun be ya?!

Hayat inişli çıkışlı bir yol…

Her şey olur…

İnsanın başına da her şey gelir…

Kabullenici olun, cesur olun ve enerjiniz daima yüksek olsun…

Sevgiyle, fit ve mutlu kalın.