Kime sorsanız, spor için vakti yok. Evden işe, işten eve gidip gelmekten, spora ayıracak enerjisi yok. Hatta ve hatta en beteri; spor yapmaya yönelik motivasyonu da yok; ama herkes inanılmaz fit olma peşinde. Zahmet etmesin, çabalamasın; ama süper formda olsun herkes.
Ya da diğer gruptakiler; spora giden; ama kaytaranlar, sporu aldatanlar, hile yapanlar.. Fakat sporda bir deyiş vardır; sporu, spor salonunu, eğitmenini aldatamazsın! Dilediğin kadar salonda ter dök, eğitmenine ”vallahi hocam billahi hocam yemiyorum, içmiyorum” diye sözler ver, salona her gelişinde pantolonun aksini söylüyorsa, sen o antrenmanın hakkını veremiyorsundur. Belli ki spor yapmakla ilgili sıkıntıların olmuştur, belki salona küsmüşsündür; lakin şahsi fikrim spor hayatta küs kalınmayacaklar listesinin üst sıralarında yer almalıdır.
Ya da hadi oldu bir kere, bozuştunuz spor yapma isteğinizle, nasıl tekrardan barışırsınız, nasıl eski mutlu günlere dönersiniz bugün biraz bunlardan bahsedeyim.
1.Kısa antrenmanlara yönelin!
Spordan soğumaların en büyük sebeplerinden biri salonda geçirilen uzun saatlerdir. Siz de rastlamışsınızdır böylelerine; salonu eğitmenle beraber açar, akşam eğitmenle beraber kapar bu tipteki insanlar. Halbuki spor salonu, boş vakit geçirilesi ya da uzun programlarla boşa zaman tüketilesi yerlerden değildir. Spor salonuna gelen kişi salona gelmeli ve 35-40 dakikada antrenman yapıp gitmelidir. Fazlası hem vakit kaybıdır hem de işlevsizdir. Bu sebeple sabit bir programa ya da antrenman planına sadık kalmanız spor salonundan sıkılmamanız adına oldukça önemlidir.
2.Ekipmanlarınızı çeşitlendirin!
Standart fitness makinaları, sürekli aynı şekilde tekrarlanan grup dersleri, koşu bantları ya da eliptik bisikletler artık canınızı mı sıkıyor? Kullanmayın. Eğitmeninizden farklı ekipmanları kullanarak yapacağınız egzersizleri öğrenin. Ağırlık torbaları ya da toplarına, kettlebelllere ya da suspension bantlara yönelin. Zaten aynı şekilde çalışıp, farklı görünmeyi bekleyemezsiniz, az biraz değişin.
3.Mükemmel olmaya çalışmayın!
Hiç kimse mükemmel değildir denir; lakin özellikle sosyal medya vasıtasıyla, sevdiği, beğendiği sporcuları takip edenlerdenseniz, bir süre sonra, bu lafın tamahkar insan tarafından üretildiğine ikna olabilirsiniz. Zira profesyonel olarak sporla uğraşan insan ile formda olayım, fit kalayım diyen insan arasında otomatikman oldukça büyük farklar var. Fakat profesyonel olan, adı üstünde bu işi meslek olarak yapıyor. Beslenmesi, sporu, dinlenmesi o sporcunun yaşam şekli. Onun mükemmel görünmesi çok doğal; ama sporu sağlık için, dinçlik için yapanlardansanız bu ”mükemmel olma” tuzağına düşmeyin. Zira o yola bir kez girerseniz, sonrasında sürekli tatminsizlik yaşamanız olası. Bu yüzden ulaşılabilir bir spor algısını benimseyin.
4.Daha az antrenman yapın!
Klasiktir; az daha çoktur denir. Peki, ne demek şimdi bu? Nasıl az daha çok olur spor mevzu bahisken? Şöyle ki; bazı insanlar kendilerini haddinden fazla zorlayıp haftada beş gün antrenman yapmaya çalışırlar. Spora yeni başladıkları hafta, eh biraz idare ederler. İkinci hafta yorulmaya, sıkılmaya başlarlar. Üçüncü hafta salonu ekmeler başlamıştır bile. Nihai sonuç olarak da ”salona 1 yıllığına üye olup, bir ay gitme” hastalığına yakalanılır ki, Allah düşmanımın başına vermesin. Bu sebeple hemen gaza gelip, her gün her gün salona gitmeyin. Haftada üç gün, çabuk sıkılan bünyeler için idealdir.
5.Partner edinin!
Kambersiz düğün, partnersiz antrenman olmaz denir. Bazılarının diğerlerine göre daha sosyal olduğu gerçeğini göz önüne alırsak, bu tipteki insanlar için partner, spor salonunun olmazsa olmazıdır. Çok sosyalseniz, salona başladığınız gibi arkadaş edinmeye çalışın. Salonda hemencecik arkadaş edinemem diyenlerdenseniz, en yakın arkadaşınızı kandırıp salona getirin. Salon arkadaşı hem salona gitmeme bahanelerinizin önünde duracak, hem de hedeflerinize daha çabuk ulaşmanız için yeterli motivasyon desteğini sunacaktır.
6.Odaklanın!
Spor sadece bir fizik aktivite değildir. Spor aynı zamanda nefes düzenleyici, stres azaltıcı, dert tasa dağıtıcıdır. Salona gidin ve dertlerinizi, sıkıntılarınızı, sorunlarınızı soyunma odasında bırakın. Sadece antrenmanınıza, nefesinize odaklanın ve antrenmanınızı sakin, huzurlu bir şekilde çıkarmaya çalışın. Bunun için müzikten de faydalanabilirsiniz. Dinlenmez denir belki; ama; kişisel tavsiyem playlistinize bir de klasik müzik ekleyin. Bakalım sizde nasıl bir etkisi olacak.