İHKİB’in destekleriyle bu yıl 25. kez düzenlenecek Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması birbirinden değerli jüri üyeleri ve tasarımcılarla, finalistlere yol göstermeye devam ediyor. Ödülleri ve sektöre kazandırdığı yeni isimlerle öne çıkan Koza’nın 25. yılına özel, moda dünyasının her alanından 15 önemli isme ve 10 tane finaliste toplam 25 soru sorduk. Moda dünyasına girmeye hazırlanıyorsanız, bu cevapları mutlaka okumalısınız.
Mehtap Elaidi (MTD Başkanı, Tasarımcı)
Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nda dünden bugüne yarışmacılarda ve tasarımlarda ne gibi değişiklikler oldu?
“Son senelerde çok yükselen bir ivmeye şahit oluyoruz. Hem yarışmaya katılımın artması hem de son üç senedir MTD Üyesi tasarımcıların yarışmacılara mentorluk yapmasıyla birlikte yarışmalarda izlediğimiz koleksiyonların çok etkileyici minik birer kapsül koleksiyon etkisinde olduğunu söyleyebilirim. Hem özgünlük olarak hem malzeme aksesuar kullanımında çok ciddi bir gelişme gözlemliyorum ve seviniyorum.”
Özlem Kaya (Tasarımcı)
Koleksiyon ve kostüm tasarımı yapıyorsunuz, ikisi arasındaki farkı anlatır mısınız? Hangisi daha keyifli?
“Kostüm tasarlamak benim için rutinden kaçış. Her biri için ayrı araştırma yapmak , farklı teknikler öğrenmek aslında koleksiyon yaparken beni destekleyen ögeler. Bu yüzden kostüm yapmaktan çok keyif alıyorum ve fırsat oldukça devam edeceğim.”
Zeynep Tosun (Tasarımcı)
2007 yılında derece aldığınız Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nın bu yılki finalistelerine ne demek istersiniz?
“Bu çok güzel bir yarışma, Koza yarışması isim duyurmak için güzel bir fırsat, kazansalar da kaybetseler de bu yarışmanın getireceği tecrübe onlara sektörde çok fayda sağlayacak.”
Özlem Süer (Tasarımcı)
İyi bir tasarımcı olmak için sizce yeterince çalışmak mı yoksa yeterince yetenekli olmak mı gereklidir?
“Yetenek ve çalışmak çok eşit kıvamda var olması gereken ikili.”
Özge Sarıkadılar (Doğuş Yayın Grubu Projeler Koordinatörü)
Türkiye’deki moda anlayışı dünden bugüne nasıl bir yol izledi ve sizce geleceği nasıl olacak?
“Türk modası son 10 yılda büyük ilerleme kaydetti. İstanbul Moda haftası dışında modacılarımız Londra, New York ve Paris gibi moda haftalarında koleksiyonlarını gösterme şansı yakaladı. Bu da Türk modasının dünyada sesinin duyulmasını sağladı. Ready to wear koleksiyonlar dışında modacılar desen çalışmalarıyla da öne çıkmaya başladı. Dünyanın en önemli moda dergisi Vogue’un da Türkiye’de yayınlanmaya başlamasıyla birlikte moda bilinci oldukça ivme kazandı. Vogue her yıl ağustos sayısını Türk modacılara ve tasarımlara ayırarak sektöre katkıda bulunmaya devam ediyor.”
Barış Çakmakçı (Moda Yazarı)
Ayrılmaz ikili moda ve sosyal medyayı daha iyi kullanabilmek için neler önerirsiniz? Blogger, Instagrammer ve vlogger’ın ardında ne gelecek?
“Modanın hızına yetişmek mümkün değil. Artık hepimizin birer yayıncı olarak yer aldığı sosyal medya da moda dünyasında en ‘içeriden’ bilgileri ve en taze gelişmeleri takip edebildiğimiz mecralar oldu. Canlı yayının son dönemdeki yükselişi ve video içeriklerin yerini artık daha güçlü bir görselliğin aldığı platformda drone’lara, robotlara ve yapay zekalara yer açmaya başlamak iyi olacaktır.”
Cem Altan (İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi)
Hazır giyim sektörüne girmek isteyen genç girişimcilere tavsiyeleriniz nedir?
“Hazır giyim sektörü dünyada en çok rekabet içinde olan sektörlerden biri. Bu sektöre girmek isteyen gençler hedef aldıkları müşteri kitlesini iyi tanımaları, onların yaşam şekillerini, sosyal alışkanlıklarını, kişisel davranışlarını iyi etüt etmeleri gerekir. Piyasada olan talep boşluklarını iyi araştırıp, yeni piyasaya ne sunabilirim diye düşünmeleri gerekir. Moda herkes için aynı şeyleri içermez. Her kitlenin ayrı moda anlayışı vardır. Bundan dolayı hedef kitlelerine göre ürünler üretmek zorundalar. Moda hızla değişiyor ve artık herkes her istediği ürüne kolaylıkla erişebiliyor. Ürettikleri ürünleri nasıl hızlı bir şekilde tüketiciye ulaştırabilirim diye çalışmalar yapmalı ve devamlı yeni ürünlerini bu yollarla piyasaya sürmeliler. Tabii ki günümüz hazır giyim sanayi çok sosyal içerikli bir sektör ve yaptığımız ürünler müşterilerimiz tarafından çok yakın bir takip içinde.Ürünlerimiz kimler tarafından,nasıl,hangi şartlarda üretiliyor ve yakından takip ediliyor. Dolayısıyla yeni bu sektöre girmek isteyen hazır giyimciler ürettikleri ürünleri etik şartlarda doğaya ve insana zarar vermeyecek şekilde üretmeleri, bunun için de önlemler almaları gerekiyor.”
Gülden Yılmaz (Koton Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı)
Türkiye’nin en büyük hazır giyim markalarından biri olarak hızla değişen moda sektörüne ve trendlere nasıl uyum sağlıyorsunuz?
“Moda ve trendler sürekli ve çok hızlı bir şekilde değiştiği için, bizler Koton’da aynı hız ve çeviklik anlayışıyla yeni yetkinlikler geliştirdik. Hızlı reaksiyon ve tedarikte yeni yetkinlikler etrafında kurulan bir takvimle sezona daha yakın çalışmayı tercih ediyoruz. Buyer’larımız ve tasarımcılarımız sürekli seyahat ederek üreticilerimizle çalışıp neyin geleceğini tahmin etmeye çalışıyorlar. Buna ek olarak Design Lab ekibimiz renkler, kumaşlar, baskılar, siluetler ve ürün tasarımındaki kilit trendler hakkında bilgi vermek için defileler ve perakendeden birçok kaynaktan gelen iç görülerle sürekli güncellemeler yapıyor.”
Seda Lafçı (İMA Direktörü)
İlk günden bugün yarışmanın içindesiniz. Bugüne kadar olumlu ve olumsuz değişimleri ve değişen yarışmacı profillerinden bahseder misiniz?
“Evet yarışmanın ilkini 1992 yılında gerçekleştirmiştik. O tarihte Türkiye’nin en önemli pazarlarından Almanya’da düzenlenecek bir Gala Defilesinde yer alacak tasarımcıları belirlemek için yarışma düzenlenmesi kararlaştırılmıştı. Sektörde ilk kez böyle bir yarışma düzenleniyordu. Yarışmada finale kalan tasarımcıların koleksiyonları o tarihte sektörde büyük bir heyecan yarattı. Sonraki yıllarda da bugünkü adıyla Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması gerek sektörün gerekse genç tasarımcıların gelecek vizyonun da hep önemli bir yere sahip oldu. Bugün yüzlerce genç tasarımcının başvurduğu KOZA yarışması diğer sektörlerde de tasarım yarışmalarının düzenlenmesinde ve tasarımın desteklenmesinde öncü rol üstlenmiştir. Bu gelişme kuşkusuz ülkemizde tasarımın ön plana çıktığı bir değişimi de ifade ediyor. Bugün yarışmaya katılan genç tasarımcıların profilinde ve tasarımlarında daha özgür, daha cesur ve araştırmacı kimliklerin ön plana çıktığını görmek çok heyecan verici ve gelecek açısından ümit veriyor.”
Seda Zoroğlu (Tasarımcı)
Denim tasarımına öncelik veren genç tasarımcılara neler söylemek istersiniz?
“Denim tasarımı farklı bir disiplin ister; kağıt üzerinde gördüklerini gerçeğe dönüştürebilmek için önce malzemeyi ve kimyayı çok iyi anlamaları gerek bu yüzden sürekli çalışma disiplin ve öğrenciliğin hiç bitmediği bir alandır. Dünya trendlerini takip etmek bir yana sektörün kendi içinde öncü kumaş firmaları ve kimyasal firmaları vardır. Onların geliştirdikleri ürünleri de sürekli takip edip kendi tasarımlarıyla harmanlamaları gerek ki kendilerine has tekniklerini geliştirebilsinler. Bir zaman sonra mavinin 1001 tonu her efektin kendine has bir durusu olduğunu fark edeceklerdir; işte o zaman denim materyaliyle yapabileceklerinin sonu gelmez.”
Nil Kandemir (Tasarımcı)
Koza’nın 2010 yılı birincisi olarak yarışmaya nasıl hazırlandığınızı ve sonrasında nasıl avantajlar elde ettiğinizi anlatır mısınız?
“Koza yarışması yıllardır genç tasarımcıların sektöre kazandırılmasında büyük rol oynuyor, yarışmaya katıldığım zaman da bunun bilincindeydim ve yarışmayı kazanmayı kafaya koymuştum, çok yoğun bir çalışma sürecine girdim ve hedefime ulaştım. Koza yarışmasını kazandıktan sonra mesleki kariyerimde hızlı bir yükseliş oldu,sektörün önde gelen bir firmaları ile çalışma fırsatı buldum. Nil Kandemir markasını da kurduktan sonra İHKİB’in de desteğiyle birçok koleksiyon hazırladım.”
Füsun Demircan (Tasarımcı)
Koza yarışmasını kazandığınızda koleksiyonunuz sansürle ilgiliydi, şimdi katılsanız nasıl bir tema seçerdiniz?
“Dünyayı ve insanlığı rahatsız eden, yoran ve zorlayan ne varsa, bir birey ve bir tasarımcı olarak benim konumdur. Ve tüm varlığımla karşısına dikilmeye değer bulurum. Zamansız ve protest bir tasarım anlayışım var. Koza yarışmasındaki SANSÜR koleksiyonumda, dünyaya yasakların ardından bakan bireyi, minimal formlar ve bu mesajımı vurgulayan detaylar kullanarak sorguladım. İtalya’da Domus Academy’yi temsilen katıldığım ve birinci olduğum, uluslararası bir başka moda tasarım yarışması olan, “MODA IN -CONTER T/A yarışmasında da konum RiSK’ti.. Bireyin yaşamı boyunca aldığı RİSK’leri yine konumu vurgulayıcı detaylar ve formlarla tasarımlarıma taşıyıp kurguladım. Yarışmalar da kullandığım isimlerin, tek kelimelik, protest, herkesçe anlaşılabilir ve evrensel kelimeler oluşunu, verilen mesajın, insanlara direkt ulaşmasında çok etkili olduğunu düşünüyorum. Şu an bir koleksiyon hazırlasam; tüm insanlığın, maddi ve manevi tüm değerleriyle birlikte alarm düzeyinde tükenişe doğru ilerlediği ve korunmaya ihtiyacı olan böyle bir süreçte PROTECT tarzı bir kelime olurdu sanırım. Bir tasarımcı ve yaşadığı dünyaya karsı sorumlu bir birey olarak bu tehlikenin altını en kırmızı kalemimle çizerdim. Mesleklerimiz kendimizi ifademizin ve bu yolla dünyaya katabileceğimiz farklı bir bakış açısının yoludur. Bu yolu kullanmayı seviyorum. Yaptığı katkılar ile bu yolu bize kolaylaştıran ve keyifli kılan Koza’ ya sonsuz teşekkürler.”
Ayşe Deniz Yeğin (Tasarımcı)
Konforu ve yalınlığı benimseyen tasarımlarınızı hazırlarken ilham kaynağınız nedir?
“Tasarım veya bir koleksiyona başladığımda ilham kaynağım genelde moda dışında oluyor. Değişik temaları modayla karşılaştırıp ve eşleştirip bir ortak noktalarını bulup tasarımlarıma yansıtmayı seviyorum. Genellikle seçtiğim temalar beni o dönem ilgimi çeken temalar olur, tesadüfen veya o dönem çok araştırdığım şeyler.”
Giray Sepin (Tasarımcı)
Türkiye’de erkek modası sizce yeteri kadar ilgi görüyor mu? Daha çok gelişmesi için neler yapılabilir?
“Uluslararası moda merkezlerinde daha yenilikçi erkek koleksiyon ve markalarının arttığına tanıklık ettiğimiz bir dönemdeyiz. Bu değişimle Türkiye’deki erkeklerin de dış görünüşüne her zamankinden daha fazla önem verdiğini söylemek mümkün. Özellikle yeni nesil stilini çok önemsiyor ve giysilerini kendilerini ifade etmek için önemli bir araç olarak kullanıyor. Bu da erkek modası yapan yerel tasarımcıların artmasına zemin oluşturarak önemli bir potansiyel olduğunu gösteriyor. ‘İşbirliği’nin de (collaboration) başlı başına bir trende dönüştüğü bu günlerde markaların bağımsız tasarımcılarla daha fazla işbirliği yapması ve kapsül koleksiyonların artması erkek modasının gelişimi için önemli adımlardan biri olarak görülmeli. Üstelik bu işbirlikleriyle ulaşılabilir fiyatları da yakalamak daha mümkün. Diğer taraftan tasarımcı markalarının ürünlerini sunabilecekleri, satın alma yapan noktaların artması gerektiğini de gelişime katkısı olacak adımlardan bir başkası olarak sayabilirim.”
Elif Cığızoğlu (Tasarımcı)
Her ikisini de deneyimlemiş biri olarak kadınlar için mi yoksa erkekler için tasarım yapmak daha keyifli?
“Her ikisinin de ayrı dinamikleri var, ben ikisinden de çok keyif alarak yaptım ve yapıyorum, hangisi daha keyifli diye bir kıyaslama yapamıyorum gerçekten.”
Başak Koç (Finalist)
Yarışmaya hazırlanırken nasıl bir yol izlediniz, ilham kaynaklarınız neler oldu?
“Yarışmaya hazırlanırken aklımda yüksek lisans projemi göndermek vardı çünkü o dönem hazırlanırken bir deney çalışması yapıyordum. Araştırmalarım da nadiren bazı insanların doğuştan var olan, beyinde algısal olarak bozukluğundan kaynaklanan sinestezi rahatsızlığının olduğunu öğrenmiştim. Bazı bilim adamlarına göre bu bir yetenek olduğu kabul ediliyor ve birçok bilim adamı, ressam ve müzisyenlerde olduğu biliniyor. Ben de buradan yola çıkarak seslerin de bir görüntüsü var mıdır diye düşünmeye başladım. Bir hoparlör alıp içine su koyup tesadüfen Beethoven’ın bir senfonisini açtım. Hoparlörden çıkan sesler ve titreşimlerin oluşturduğu görsel etki benim ilham kaynağım oldu. Çünkü her titreşimin farklı bir görüntüsüyle karşılaştım ve bu beni çok heyecanlandırdı. Oluşan şekillerden ilham alarak desenlerimi oluşturmaya başladım ve giysi formuna dönüştürdüm. İçime sinen bir proje olmuştu dolayısıyla bunu koza yarışmasına göndermek istedim.”
Begüm Kıran (Finalist)
Finalistler arasında olmak nasıl bir duygu, modaya dair gelecek planlarınız nedir?
“Yarışmaya katılmayı son birkaç senedir istiyordum. Özellikle geçen sene KOZA’nın defilesini izlediğim zaman atmosferden çok etkilenmiştim ve ben de bu organizasyonun içinde olmak istiyorum demiştim. Kendimi hazır hissettiğimi düşündüğüm bu yıl da katılmaya karar verdim. Çok mutluyum. En büyük hayalim ise mesleğimin beni varlığından bile haberdar olmadığım kültürlerle tanıştırması.”
Berk Gümüşterazili (Finalist)
Örnek aldığınız Türk ve yabancı tasarımcılar var mı, varsa kimler?
“Favori tasarımcım Rick Owens. Shayne Oliver, Alejandro Gómez Palomo, Demna Gvasalia ve Rad Hourani bana ilham veren tasarımcılar diyebilirim.”
Candan Tulga (Finalist)
Yarışmaya katıldığınız koleksiyonun temasından bahseder misiniz?
“Koleksiyonumda uzun zamandır takip ettiğim Afrika asıllı Zander Blom’un tablolarından ve enstalasyonlarından esinlendim. Zander Blom’un eserlerinde resmettiği motifler ilk bakışta rastgele çizilmiş gibi görünse de her birine farklı anlamlar yüklemiştir. Blom, eserlerlerini inceleyen insanların her motifte farklı şeyler görmesini ve her eserinin insanların hayal gücünde şekillenmesini istemiştir. Ben de bu fikirden etkilenerek bir araştırma yaptım. Bu araştırmalarım sırasında, cansız cisimlerin yüzlerini görme eğilimine “Paraidolia” denildiğini öğrendim. Ben de “Paraidolia”’yı alt tema olarak seçtim ve koleksiyonumu oluşturdum. Formlarımda ve renklerimde ise Zander Blom’un eserlerindeki Afrika esintilerinden yararlandım. Afrika’nın rahat ve kendine özgü çizgilerini canlı renklerle harmanladım, üst üste kullandığım katmanlı formlarla boyutsal etkiler yakalamaya çalıştım.”
Emre Pakel (Finalist)
Yarışmaya nasıl hazırlandnız ve geleceğe dair planlarınız nedir?
“Yarışmaya bir aylık süreçte hazırlandım. İlk eskizimi çizdikten sonra çıkış noktasını oturttuğum koleksiyonumda daha sonra varyasyonlara yer verdim. Bir fikirle çıkmış olduğum bu yol ilerleyen günlerde diğer fikirleri de beraberinde getirdi. Parçalar yerine oturduktan sonra birçok eskiz arasından renk seçimleri yaparak lekesel bir etki yakalamak istedim koleksiyonumda. Üç boyutlu çiçeklerdi çıkış noktam ve dijital hayatın doğayla birlikteliğindeki tezatlık. EIB moda tasarım yarışmasından kazandığım yurt dışı bursuyla seneye yüksek lisansa başlayacağım. En büyük hayalimse Türk asıllı bir tasarımcı olarak Türkiye sınırlarını aşabilmek.”
Mehmet Emiroğlu (Finalist)
Tasarımlarınızla şimdiden dikkat çeken başarılara imza attınız, bir sonraki adımınız ne olacak?
“Bir sonraki adımım uluslararası yarışmalarda yer almak olacak.”
Mertcan Öztekin (Finalist)
Tasarımlarınızı oluştururken renkleri nasıl kullanmayı tercih ediyorsunuz?
“Tamamen koleksiyonumun konseptine bağlı. Elegan kadın silueti içinde grafik ve spor detaylar kullanırken renklerde bir tezatlık yapıyorum. Haydarpaşa koleksiyonumda da lacivertin klasik duruşunu lacivert beyaz çizgilerle destekledim. Safran sarının lacivert üstündeki zıtlığı ve verdiği görsel dengeyi detaylara yansıttım. Koleksiyonumda oluşturduğum kadın siluetini kontrast renklerle güçlendirmeyi seviyorum.”
Muhammed İloğlu (Finalist)
Tasarımlarınızı nasıl tanımlarsınız? Birlikte çalışmayı hayal ettiğiniz bir tasarımcı var mı?
“Tasarımlarım tamamen beni yansıttığı için karmaşık, doyumsuz ve heyecanlı olarak tanımlardım. Beraber çalışmayı hayal ettiğim tasarımcılar her koleksiyonla beraber değişiyor. Kesin net bir kararım asla olmadı ve hala arıyorum ne isteğimi. Yani ilk olarak kendimi keşfetmem lazım hala benliğimi arıyorum. :)”
Nazlıcan Karahan (Finalist)
Moda eğitiminin yanı sıra tasarımlarınız için hangi kaynaklardan beslenmeyi tercih ediyorsunuz?
“Moda eğitimim dışında zaten güzel sanatlar lisesi çıkışlı olduğumdan sanat eğitimi geçmişim var. Bu yüzden modanın sanatla büyük bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Bu bağ güçlendikçe moda beni daha da heyecanlandırıyor. Bunun yanında modanın da bilim gibi yeni keşifler ışığında ilerlediğini, insan ihtiyaçlarına bir yanıt ve de benim için bir protesto da olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden modanın kendisinden çok özellikle video, müzik, film, bilim, sosyoloji ve psikolojiden beslenmeyi tercih ediyorum.”
Tuğçe Pekin (Finalist)
Yarışmaya katıldığınız koleksiyon hakkında bilgi verir misiniz, ilham kaynaklarınız neydi?
“Koleksiyonumun ismi ‘Untouchables (Dokunulmazlar)’. Kökleri Güneybatı’ya dayanan metropol kadınları, tüm dünyada yapılan baskılara, ahlak kurallarına ve sınıflandırmaya karşı meydan okuyor ve kendi kurallarını koyuyorlar. Güneybatı’nın kaktüs dokuları dokunulmazlar için idealdi. Güç göstergesi büyük yakaları, pelerin detaylarını, ipek organze gibi kumaşlarla dengeleyerek dişilikten ödün vermedim. Sadece beyaz kullanarak yoğun detayları sakinleştirdim.”